Motorlu taşıtların günlük hayatımızın bir parçası haline gelmesi ile akaryakıt istasyonları ticaret hayatında önemli bir yer edinmiştir. Akaryakıt istasyonları, benzin, motorin, Sıvılaştırılmış Petrol Gazı (LPG) ve hatta Sıvılaştırılmış veya Sıkıştırılmış Doğalgaz (LNG & CNG) gibi enerji kaynaklarının nihai tüketiciye arz edildiği, bunun yanında motorlu taşıt sürücü ve yolcularının ihtiyaç duyabileceği ihtiyaç malzemelerini ve yıkama, lastik tamiri gibi hizmetlerin sunulduğu ticaret alanlarıdır. Türkiye’de hali hazırda yaklaşık 13.000 akaryakıt istasyonu bulunmaktadır. Faaliyetlerin bu boyutta yoğunlaşması ve toplumsal olarak öneminin artması karşısında, söz konusu faaliyetlerin düzenlenmesi ve kamu yararını gözetecek bir düzenleme sisteminin devlet eli ile kurulması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda ülkemizde, diğer ülkelerde olduğu gibi, akaryakıt istasyonlarının işletilmesine ilişkin güvenlik, emniyet ve rekabete ilişkin kurallar ile idari ve hukuki boyutta birçok önemli yükümlülük, akaryakıt istasyonu işleticilerine yönelik bir görev sayılmıştır.
Gelir getirici bir taşınmaz olan akaryakıt istasyonunun değerinin belirlenmesinde en önemli kıstas pek tabi dağıtıcı markalarının tüketici nezdinde etkisi ve istasyonun günlük satış değeridir. Fakat onun yanında istasyonun profesyonel bir şekilde işletilmesi de değerlendirme kapsamına alınmalıdır. Bu kapsamda; profesyonel bir işletme ifadesi, müşteri standartlarının korunmasını, istasyonun genel temizliğini, yetkin hizmetin yetkin kişilerce tüketiciye sağlanmasını ve mevzuata uygunluğu içinde barındırmaktadır.
5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20.12.2003 tarihinde yayımlanması ile petrol piyasasında tüm piyasa aktörleri için yeni bir dönem başlamıştır. Bu kanun ile beraber tüm akaryakıt istasyonlarına EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu)’ndan Bayilik Lisansı alma zorunluluğu getirilmiştir. EPDK nezdinde yapılacak olan bayilik lisansı başvurularında, lisansın alınabilmesi ve alınan lisansın sürdürülmesi için 3 önemli evrakın kuruma ibraz edilmesi zorunlu tutulmuştur.
• Gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatı;
• Asgari mesafe tespit tutanağı
• Otomasyon beyanı (istasyonlarda yazarkasa, pompa otomasyonu ve tank otomasyonu sistemlerinin kurulu ve sürekli çalışır olmasını ve aynı zamanda EPDK ve akaryakıt dağıtım şirketi ile 7/24 esasında aktif iletişimde olmayı gerektiren sistemi ile ilgili beyan)
Yukarıda sayılan belgelerden görüleceği kurumdan bayilik lisansının alınabilmesi için sağlanması gereken şartlardan biri gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatının varlığıdır. Mevzuata uygunluk bakımından Gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatı ilk olarak 14.06.1989 tarihli ve 3572 sayılı Kanun ile zikredilmiş, işbu kanunla işyerlerine genel ve ortak hükümler getirilerek, “Sanayi, tarım ve diğer işyerleri ile her türlü işletmelere, işyeri açma çalışma ruhsatlarının verilmesi işlerinin basitleştirilmesi ve kolaylaştırılması” amaçlanmıştır. (Madde 1) Sonrasında 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu (2004), 5302 sayılı İl Özel idaresi Kanunu (2005) ve 5393 sayılı Belediye Kanunu (2005) ile ruhsat işlerine dair yeni düzenlemeler getirilerek Gayri Sıhhi Müesseseler çalışma ruhsatı işleri, grift ve bürokratik bir hal almış fakat aynı zamanda kontrol ve denetim altına alınmıştır.
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 4/b maddesinde Gayrisıhhi Müessese tanımı yapılmıştır. Buna göre “Gayrisıhhi Müessese; faaliyeti sırasında çevresinde bulunanlara biyolojik, kimyasal, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden az veya çok zarar veren veya vermesi muhtemel olan ya da doğal kaynakların kirlenmesine sebep olabilecek müesseseleri ifade eder.” Yönetmeliğin 4/d maddesinde ise; “İkinci sınıf gayrisıhhi müessese: Meskenlerden mutlaka uzaklaştırılması gerekmemekle beraber izin verilmeden önce civarında ikamet edenlerin sıhhat ve istirahatleri üzerine gerek tesisatları ve gerekse vaziyetleri itibarıyla bir zarar vermeyeceğine kanaat oluşması için inceleme yapılması gereken işyerlerini ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Yönetmelik Ek-2’de “Gayrisıhhi Müesseseler Listesi” yer almakta olup listenin “İkinci Sınıf Gayrisıhhi Müesseseler” başlığı altındaki B/5.3. maddesinde; “akaryakıt ve/veya otogaz istasyonları”, ikinci sınıf gayri sıhhi müessese olarak belirlenmiştir.
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 4/a maddesi ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesi bakımından “Yetkili idare: Belediye sınırları ve mücavir alanlar dışı ile kanunlarda münhasıran il özel idaresine yetki verilen hususlarda il özel idaresini; büyükşehir belediyesi sınırları ve mücavir alanlar içinde büyükşehir belediyesinin yetkili olduğu konularda büyükşehir belediyesini, bunların dışında kalan hususlarda büyükşehir ilçe veya ilk kademe belediyesini; belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde belediyeyi ve organize sanayi bölgesi sınırları içinde organize sanayi bölgesi tüzel kişiliğini ifade eder” olarak tanımlanmıştır.
Gayri Sıhhi Müesseseler çalışma ruhsatını diğer ruhsatlardan ayıran özellik, hem kişiyi hem de taşınmazı beraber etkileyerek önceden belirlenmiş bir hakka kavuşturan idari işlem olmasıdır. Kişiye akaryakıt istasyonuna ilişkin işyeri açma ve çalışma ruhsatı verildiğinde, ruhsatta yazılı taşınmazın, ruhsatta yazılı kişi tarafından akaryakıt istasyonu olarak işletileceği anlaşılır. Bu şekilde ruhsatta belirtilen yer, taşınmaz akaryakıt istasyonu olarak nitelendirilirken ruhsatı alan kişi de işbu akaryakıt istasyonunu işletme hakkına sahip kişi olarak nitelendirilir.
Bayiler tarafından işletilen istasyonlar, kendi taşınmazı üzerine kurulu olabileceği gibi, bayisi oldukları dağıtım şirketlerinin veya üçüncü şahısların taşınmazları üzerine kurulu olabilmektedir. Kimi zaman da dağıtım şirketleri, üçüncü şahıslardan kira, intifa ve işleticilik sözleşmelerine istinaden yararlanma haklarını elde ettikleri istasyonları, bayilik sözleşmeleriyle, belli süre için bayilerine tahsis etmektedirler.
Bayiler bu tarz kendi mülkleri olmayan istasyonlarda, yetkili idarelerden işyeri açma ve çalışma ruhsatı ve EPDK’dan bayilik lisansı alarak faaliyete başlamakta fakat kendilerine istasyondan yararlanma hakkı veren kira, işletme, bayilik ve benzeri sözleşmelerin sona ermesi durumunda ruhsatın iadesine yanaşmamakta ve bu konuyla ilgili uygulamada birçok sorun ile karşılaşılmaktadır.
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 8.1. maddesine göre; “Ruhsatta belirtilen faaliyet konusu ve adresin değişmemesi kaydıyla işyerinin devredilmesi halinde, devralan kişinin başvurusu üzerine dosyadaki bilgi ve belgeler esas alınmak suretiyle yeni işletmeci adına tekrar ruhsat düzenlenir”. 9 Haziran 2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile işbu maddeye “Ancak devredilmek istenen işyerinin fiziki durumu ile ruhsat dosyasındaki bilgi ve belgelerin faaliyet konusuyla ilgili bu yönetmelik kapsamında karşılanması gereken mevzuat hükümlerine aykırı olması halinde; söz konusu aykırılığın giderilmesi için en az altı aylık süre verilir. Verilen süre içerisinde tespit edilen aykırılıklar giderilmediği durumlarda devir işlemi yapılamaz” ifadesi eklenmiştir.
Esasında bu maddenin amacı; ruhsat işlemlerini kolaylaştırmak, kazanılmış hakkı korumak ve mükerrer usulün önüne geçmek suretiyle zamandan tasarruf etmektir. Böylelikle “dosyada mevcut belgeler esas alınmak suretiyle” yeni bayi ya da işletmeci adına ruhsat düzenlenmesi sağlanmaktadır. Fakat bu durum aynı zamanda kötü niyetli bayiler ya da işleticiler tarafından suiistimal edilebilmektedir. Bayi değişikliğini gerektiren durumlarda, gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatını devredecek bayi, mevzuatın boşluğundan yararlanmak suretiyle yeni bayinin ruhsat alabilmesini engellemek ve kendisine istasyondan yararlanma hakkını veren sözleşmenin yenilenmesini zorlamak amacıyla yazılı sözleşmeyle gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatını ve işyerini devretmekten imtina edebilmekte veya devir sözleşmesi imzalamak için yüksek bedeller talep edebilmektedir. Hatta taşınmaz ile ilgili hiçbir hukuki bağı olmamasına rağmen malikin ya da hak sahibinin muvafakati dışında ruhsatı üçüncü kişilere devredebilmektedir. Ruhsat uyuşmazlıklarının çözümlenmesi açısından yapılacak yargılamanın uzun sürebilecek olması da ruhsatı devredecek bayi ya da işletmeciye adeta menfaat sağlamaktadır. Bu bakımdan gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatının mahiyetinin değişmesi açısından mevzuatta bu yönüyle değişiklik yapılması zaruri bir hal almıştır.
DEĞİŞİKLİK SONRASINDA GERÇEKLEŞECEK DEVİR İŞLEMLERİNDE GÜNDEME GELECEK KAZANILMIŞ HAK SORUNU
Az yukarıda da bahsetmiş olduğumuz üzere bu maddenin esas amacı, ruhsat işlemlerindeki bürokrasiyi azaltarak işleri kolaylaştırmaktır. Bunun yanında ilgili düzenleme ile başvurucular bir yandan zaman kazanırken, bir yandan da, kişilerin kazanılmış hakları korunmakta ve ticari işletmenin devamlılığı sağlanmaktadır. Bu doğrultuda da düzenleme öncesinde, devir işlemlerinde tüm prosedürlerin yeniden işletilmesine gerek olmaksızın, yetkili idare (Belediye, İl Özel idaresi vs.) nezdinde olan mevcut belgeler esas alınmak suretiyle yeni işletmeci adına ruhsat düzenlenmesi yapılmaktaydı.
Getirilen yeni düzenleme ile birlikte, ruhsat vermeye yetkili idare, yerinde inceleme yaparak, istasyonların mevzuata uygunluğuna ilişkin denetim yapılacaktır. Denetim akabinde, istasyonlarda mevzuata aykırılık tespit edilmesi halinde, “söz konusu aykırılığın giderilmesi için en az altı aylık süre” verilecek ve “verilen süre içerisinde tespit edilen aykırılıklar giderilmediği durumlarda devir işlemi” yapılması mümkün olmayacak.
Bu düzenleme, ülkemizde faaliyet gösteren akaryakıt ve otogaz bayilerinin, değişen mevzuata uyum için ek harcamalar yapmasını gerektirecek ve mevzuata uyumun sağlanamaması halinde ise, devralan kişilerin faaliyete geçme hakkı ortadan kaldıracaktır. Devralan kişiler, istasyona ilişkin GSM ruhsatı ile verilen geçmişi etkili kazanılmış bu hakkı kaybederken, hiçbir zaman devir işlemine konu edilmeyen istasyonlarda ise mevzuata aykırılık bulunsa dahi faaliyetlerine devam edebilecek olmaları nedeniyle ciddi bir eşitsizlikler ortaya çıkacaktır. Tüm bu nedenler doğrultusunda, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 8. Maddesine getirilen bu düzenlemenin, Anayasa ve Rekabet Kanunu dahil olmak üzere birçok mevzuata aykırı olduğu; bu aykırılıklarında da hukuk devleti, kanun önünde eşitlik, sözleşme serbestisi ilkelerine ve mülkiyet hakkına zarar verdiği belirtilmektedir.
Yukarıda belirttiğimiz üzere gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatı, bir avukatlık ruhsatı bir silah taşıma ruhsatı gibi sadece kişinin yeterlilikleri üzerinden verilen bir ruhsat çeşidi olmayıp hem kişiye hem de taşınmaza aynı anda ve beraberce tanınan bir hak olarak kabul edilmektedir. Bu konuya bir çözüm olarak, Petrol Piyasası bakımından işletici ya da bayi değişikliklerinde karşılaşılan ruhsat sorunların aşılması ve ruhsata ilişkin kazanılmış hakların korunması için istasyonlara verilen işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının kişi ve taşınmaz olarak ayrı ayrı değerlendirilmesi istasyona yani taşınmaza özgü olarak ayrıca ve yekten bir ruhsat düzenlenmesi, diğer yandan yetkin kişiler ile işin devamlılığı için işletici ya da bayiye meslek birliği, EPDK ya da başkaca bir kamu kurumu tarafından verilecek yeterlilik belgesi önerisi değerlendirilmelidir. Mevzuatta yapılacak değişiklikle işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının işyerini işletecek kişiden bağımsız şekilde işyerine özgülenmek suretiyle verilmesi ile ruhsat; o işyerinin belirli bir faaliyetin yapılmasına elverişli olduğunu ve işyerinde bahse konu faaliyete izin verildiğini gösteren bir belge anlamını taşıyacak ve işletenin değişmesi durumundan etkilenmeyecektir. Diğer yandan bir meslek birliği, EPDK ya da başkaca bir kamu kurumu tarafından verilecek bir yeterlilik belgesi; işleticinin kişisel özellikleri ön plana çıkarılacak ve bayinin ya da işleticinin tahsil durumu, kabiliyeti, tabiyeti, sermaye yapısı, başka ön hak ve ruhsatlara ya da sıfata sahip olması, vb. koşulları gözetilerek sektörel anlamda bir liyakat ve denetim mekanizması sağlanacaktır. Böylelikle ruhsatın el değiştirmesi yoluyla haksız kazanç kapısı yapılması önlenecek ve de ruhsatla faaliyetin yapılacağı yere (istasyona) özgü olarak sağlanan haklarda devamlılık sağlanacaktır. Gerek gayri sıhhi müesseseler çalışma ruhsatının gerek bayi ya da işleticiye ilişkin yeterlilik belgesinin temini sürecine yeni bir bürokratik eklenecek olsa da zaruri olduğu bir gerçektir.
Nitekim 9 Haziran 2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik 59 Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile taşınmaza (istasyona) ilişkin esaslı bir değişiklik yapılmamış olsa da kişinin yeterliliğine ilişkin olarak tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta bulunan iş yeri sahiplerinin veya çalışanlarının mesleki eğitim aldıklarına dair “mesleki yeterlilik belgesine sahip olması” hükmü yönetmeliğe eklenmiştir. Değişiklik ile birlikte İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik kapsamında açılacak tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta bulunan iş yerlerinde, iş yeri sahibinin veya iş yerinde her bir meslek dalında çalıştırdıklarının 13/7/2013 tarihli ve 28706 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik kapsamında mesleki eğitimlerini tamamlamış olmaları zorunlu hale getirilmiştir.
Son olarak yeni düzenleme ile Elektrikli araç şarj istasyonları üçüncü sınıf gayrisıhhi müessese olarak yönetmelik kapsamına alınmış olup Yönetmeliğin 13. Maddesi ile EK-2 de yer alan “GAYRİSIHHİ MÜESSESELER LİSTESİ” kısmının C.) ÜÇÜNCÜ SINIF GAYRİSIHHİ MÜESSESELER” başlıklı bölümünün “1- ENERJİ SANAYİ” başlıklı alt bölümü değiştirilmiş, elektrik enerjisi ile çalışan araçların elektrik ihtiyacını temin edebilmeleri için otoparklarda, alışveriş merkezlerinin otopark alanı olarak ayrılmış yerlerinde, akaryakıt istasyonlarında veya yetkili idarelerce uygun görülecek ve imar planında bu amaca ayrılmış olan diğer yerlerde müstakil olarak kurulacak elektrikli şarj istasyonları, kurulu bulunduğu iş yerinin ana faaliyet dalı esas alınarak düzenlenen ruhsatta tali faaliyet olarak belirtileceği hüküm altına alınmıştır. Yönetmelik değişikliği uyarınca, elektrikli araç şarj istasyonlarının ruhsatta tali faaliyet olarak belirtilmesi işleminin en geç üç ay içinde yapılması gerekmektedir.
KİLOMETRE TAHDİDİ VE UYGULAMASI
Akaryakıt istasyonu idamesi ve idaresi için sektörde önem arz eden konulardan biri de kilometre tahdididir. Kimileri tarafından hafife alınacak bir konu gibi görünse de işbu “Asgari Mesafe Tespit Tutanağı” sayesinde istasyonlar açılabilmekte ve faaliyete geçebilmektedir.
AKARYAKIT VE LPG İSTASYONLARI ARASINDAKİ ASGARİ MESAFE NASIL ÖLÇÜLMELİDİR?
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2. Maddesinin “23” numaralı bendinde ve 5307 sayılı LPG Piyasası Kanunu’nun 2. Maddesinin “ü” bendi uyarınca kilometre tahdidi (asgari mesafe) “şehir içi veya şehirlerarası trafiğe açık yollarda aynı istikamette iki akaryakıt istasyonu arasındaki, Kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek asgarî mesafe” olarak tanımlanmış ve işbu iki akaryakıt istasyonu arasındaki asgari mesafenin, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 8. maddesi ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 45. Maddesi gereğince, iki istasyon arasındaki mesafenin şehir içi yollarda 1 km, şehirler arası yollarda ise 10 km’den az olmayacağı hükme bağlanmıştır.
Asgari mesafeyi konu alan EPDK’nın 15.12.2016 tarihli, 6664 sayılı kararı ile Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki asgari mesafe kısıtlamasına ilişkin uygulama belirlenmiştir. Kurul kararı ile belirlendiği üzere; istasyonun üzerinde bulunduğu yol ismi veya yol kodu ile değil, yön esası dikkate alınmak suretiyle sağdaki şekilde bir mesafe kısıtlaması düzenlenmiştir.
Kilometre tahdidi uygulaması kapsamında işbu kararın ve tutanağın kim tarafından verileceği ve düzenleneceği hususu, EPDK internet sitesi içerisinde yer alan ve enerji piyasasını bilgilendirmek ve de yol göstermek amacıyla yayımlanan “Petrol Piyasası Bayilik Lisansları Hakkında Sıkça Sorulan Sorular” bölümünde değerlendirilmiştir.
Söz konusu bilgilendirme bölümünde, “Asgari mesafe tespit tutanağı düzenlemekle yetkili ve görevli idari makamlar; belediye sınırları ve mücavir alanlar dışı ile kanunlarda münhasıran il özel idaresine yetki verilen hususlarda il özel idaresi, büyükşehir belediyesi sınırları ve mücavir alanlar içinde büyükşehir belediyesinin yetkili olduğu konularda büyükşehir belediyesi, bunların dışında kalan yerlerde, büyükşehir ilçe veya ilk kademe belediyesi, organize sanayi bölgesi sınırları içinde organize sanayi bölgesi tüzel kişiliğidir.
Kanun uyarınca EPDK’nın kilometre tahdidi konusunda genel düzenleyici kararlar almak dışında, istasyonların kurulacağı alanlar hakkında münferiden değerlendirme yapmak ve görüş vermek gibi bir görevi bulunmamaktadır. Dolayısıyla akaryakıt istasyonları arasındaki kilometre tahdidi uygulamasına yönelik tüm hususların ilgili mevzuatının esas alınması suretiyle yetkili mahalli idarece değerlendirilmesi gerekir.” denmektedir.
ASGARİ MESAFE ÖLÇÜMÜNE İLİŞKİN ESASLAR
1. Şehirlerarası yolların üzerindeki akaryakıt ve LPG istasyonları arasında on kilometrelik mesafe aranır.
2. Şehir içi yolların üzerindeki akaryakıt ve LPG istasyonları arasında bir kilometrelik mesafe aranır.
3. Şehir içi yollar ile şehirlerarası yolların kesiştiği kesimlerde yer alan istasyonlar arasında en az bir kilometrelik mesafenin bulunması gerekir.
4. Şehir içi yollar ile şehirlerarası yolların yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak birbirlerinden ayrı olarak değerlendirilir.
5. Akaryakıt ve LPG istasyonları arasındaki asgari mesafe ölçümlerinde iki yapı arasındaki mesafe dikkate alınır.
6. İstasyonlar arası asgari mesafeye ilişkin işlem ve uygulamalarda akaryakıt istasyonları kendi aralarında ve LPG istasyonları da kendi aralarında değerlendirmeye tabi tutulur.
UYGULAMADA ASGARİ MESAFE TESPİT TUTANAĞI
EPDK, lisans başvurusu yapılan akaryakıt istasyonlarının kilometre tahdidi şartlarını taşıyıp taşımadığını belirlemek üzere başvuru sahiplerine akaryakıt istasyonu için yetkili yerel idare tarafından düzenlenecek “Asgari Mesafe Tespit Tutanağı”nı Kurum’a ibraz zorunluluğunu getirmiştir. Gerek imar planlarının düzenlenmesinde talep edilen gerekse İstasyonlu Bayilik Lisansı başvurularının olmazsa olmazı sayılan işbu tutanak, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri tarafından verilmektedir.
Asgari mesafenin hesaplanması, esasında basit olmasına rağmen sürekli tartışmalara neden olmaktadır. Öncelikle iki akaryakıt istasyonu arasındaki mesafeyi yön esasına göre değerlendirebilmek için istasyonların aynı yönde olduğunun tespiti gerekir. Bu tespit genel anlamda aşağıdaki gibi iki şekilde yapılır aynı yönde olduğunun kabul edilebilmesi için yön esasına göre mesafeyi ikiye ayırarak değerlendirmek gerekir:
Bölünmüş yollarda, bir akaryakıt istasyonunu ile içinden çıkan aracın takip ettiği gidiş güzergâhı üzerinde varacağı bir sonraki akaryakıt istasyonu aynı yönde kabul edilir.
Bölünmemiş yollarda, bir akaryakıt istasyonu ile içinden çıkan aracın takip ettiği gidiş şeridini değiştirmeden vardığı bir sonraki akaryakıt istasyonu aynı yönde kabul edilir.
Tek yönlü olarak trafiğe açık olan karayollarında veya bağlantı yollarında yolun her iki tarafına kurulmak istenen akaryakıt istasyonlarının da aynı yönde olduğu kabul edilmektedir.
Kavşaklarda sağa dönen veya aynı istikamette devam eden araçların yolun aynı yönünde kaldığı, sola veya geriye dönen araçların ise yolun karşı yönüne geçtiği kabul edilmektedir. Dolayısıyla yön esası uygulamasında, istasyonların girişi veya çıkışında bulunan yolun ismi, kodu veya türü farklı olsa bile işbu istasyonlar arasında kilometre tahdidi ölçümü yapılabilmektedir.
Konuyu örnek ile açıklamak üzere soldaki görsele değinelim.
C parseli üzerinde bir istasyon kurulmak üzere plan görüşü ve mesafe tespit tutanağı talep edilmektedir. A ve B istasyonları, kurulu ve ruhsatlı istasyonlar olup faaliyetlerine devam etmektedir. C parseline kurulacak istasyonun giriş çıkışının kuzeydeki cadde üzerinden verilmesi durumunda, kuzeydeki yolun tek yön olması ve aynı yönde A istasyonunun varlığı neticesinde C istasyonu kilometre tahdidi şartını sağlamayacaktır. C parseline kurulacak istasyonun giriş çıkışının güneydeki cadde üzerinden verilmesi durumunda ise eğer kurulacak C istasyonu ile B istasyonu ile arasında 1 km’den daha fazla bir mesafe mevcut ise işbu kez C istasyonu kilometre tahdidi şartını sağlayabilecektir. Diğer yandan iki istasyon arasında 1 km’den daha az bir mesafe mevcut ise kavşaklarda sağa dönen veya aynı istikamette devam eden araçların yolun aynı yönünde kaldığı kabul edildiğinden C istasyonu gerekli km şartını sağlayamayacaktır. Son olarak asgari mesafe ölçümlerinin, akaryakıt satışı için ayrı LPG satışı için ayrı olarak gerçekleştirildiğini de unutmamak gerekmektedir.
ASGARİ MESAFE TESPİT TUTANAĞININ ARANMAYACAĞI DURUMLAR
EPDK tarafından 01.01.2005 tarihi itibariyle, lisans başvurusu yapılan akaryakıt istasyonlarının kilometre tahdidi şartlarını taşıyıp taşımadığını gösteren ve yetkili yerel idare tarafından düzenlenmiş olması aranan “Asgari Mesafe Tespit Tutanağı” sunulması ön şart olarak aranmaya başlamıştır. Ancak Petrol ve LPG Piyasalarında bayi olarak faaliyet göstereceklerin yapacakları her lisans başvurusunda asgari mesafe tespit tutanağı sunulası gerekmemektedir.
Yürürlüğe girdiği andan bu yana birçok tartışmalara yol açan asgari mesafe tespit tutanağı gerekliliği, EPDK’nın yürürlükten kaldırılan birçok düzenlemesinde farklı uygulamalara konu olmuş, ayrıca birçok yargılamada tartışılmıştır. EPDK tarafından yayımlanan kararlarda, asgari mesafe tespit tutanağının aranmayacağı durumlar olarak 01.01.2005 tarihinde önce alınmış “inşaat izni”, “yapı kullanma izni” veya “imar planları” gibi belgelerin sunulması sayılmışsa da muhtelif yürütmeyi durdurma kararları sonrasında, EPDK’nın bu konudaki uygulaması da yeknesaklık kazanmıştır.
Buna göre, EPDK’nın internet sitesinde, bayilik lisansı için aranan belgelerden “asgari mesafe tespit tutanağı” şartında, “Önceden bayilik lisansı verilmiş akaryakıt istasyonları için yapılacak lisans başvurularında Asgari Mesafe Tespit Tutanağı aranmaz” şeklinde belirtilmiştir.
EPGİS BAŞKANI FESİH AKTAŞ’IN GÖRÜŞLERİ
Bilindiği üzere ülkemizde akaryakıt istasyonu kurulumu için ilk başta yapılması gereken teknik işlemler var. Bunlardan ilki akaryakıt istasyonu kurulacak arsanın bu yönde tanımlanması yani teknik tabiri ile 1/5000 ve 1/1000 lik haritaların “A ve L” olarak lekelenmesidir. Haritada arsa Akaryakıt ve LPG olarak lekelendikten sonra aksi ilgili şehrin belediyesinin meclisince karar alınmadıkça artık sadece akaryakıt ve LPG istasyonu olarak işlev görmektedir. Bu işlemden sonra kurulumu yapılan istasyonun çalışması için Gayri Sıhhı Müessese Lisansı alınması gerekmektedir. Kısaca GSM olarak tanımladığımız bu ruhsat ilgili kurum ya da kişiye tanımlandıktan sonra çalışma imkan dahilindedir.Arsa parseline işlenen “A ve L” lejant notları arsa el değiştirse de fiili durumunu korumaktadır. Ancak GSM de olası işletici değişikliğinde şayet GSM nin tanımlandığı şirketin ortaklık yapısı değişerek el değiştirmedi ise GSM ilgili belediye dairesince sil baştan başlayarak ve o günün teknik koşulları gözetilerek yenilenmektedir. Tabii bu olası yenilenme de günün teknik koşulları daha önce kurulmuş olan istasyonlarda hak kaybına neden olabilmektedir. Hatta bazı durumlarda bilinçsizce yapılan resmi başvurular sonrasında işlem geri de çekilemediğinden GSM nin tamamen iptali de söz konusu olabilmektedir. İşte bu yüzden oluşan hak kayıplarının önüne geçmek adına GSM ruhsatları da kişi yada firmalara değil “A ve L” lejant notu gibi ilgili arsanın parseline verilmesi ile arsanın bütüncül hakkı olması sağlanmalıdır. Çünkü akaryakıt istasyonları kurulumu itibari ile büyük meblağlarda maliyetleri olan işletmelerdir. İşletmenin devrinde her değişen gün teknik koşullarını inşaa etmek hem mali hem de telafisi mümkün olmayan zararlara neden olabilir.”