Çevremizin korunması ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakılması konusundaki çalışmalar global bir boyutta değerlendirilmeye başlanmıştır. Yaşanan gelişmelerin bireyleri ve tüzel kişileri de yakından etkileyeceği, alınacak tedbirlerin ve konacak kuralların yaşam tarzlarını şekillendireceği ve şirketlerin operasyonlarına yön vereceği yadsınamaz bir gerçektir. Bu kapsamda sıklıkla karşılaştığımız kavramlara eklenen “Sıfır Emisyon”, “Yeşil Kalkınma” ve “Sürdürülebilirlik” kavramlarını bu açıdan değerlendirmek gerekmektedir. Kirliliği azaltma veya ortadan kaldırma ve sürdürülebilir ve çevre dostu bir şekilde gelişmeyi amaç edinen ülkelerin bu amaçla sera gazı emisyonlarının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması, doğal kaynakların korunması ve yeşil bina uygulamalarının teşvik edilmesi dahil birçok tedbir aldığı da bilinen bir gerçektir. Aynı zamanda atıkları azaltmayı ve malzemelerin geri dönüşümünü ve yeniden kullanımını artırmayı da içeren “Yeşil Kalkınma” parklar ve bahçeler gibi yeşil alanlar yaratmayı ve toplu taşıma ve elektrikli araçlar gibi yeşil ulaşım seçeneklerini tercih etmeyi de teşvik etmektedir.
1 Aralık 2019 tarihinde imzalanan Lizbon Antlaşması ile birlikte “Çevre” Avrupa Birliği ile üye ülkeler arasında paylaşılan yetki alanlarından bir tanesi haline gelmiştir. Bu itibarla üye ülkelerin çevresel konularda sunmuş oldukları yetki devri ile birlikte Avrupa Birliğinde yeknesak bir çevre politikasının oluşturulmasının önü açılmıştır. Uzun süren çalışmalar neticesinde yayınlanan 11 Aralık 2019 tarihli Avrupa Yeşil Mutabakatı ile 2050-Net Zero hedefi ortaya konmuştur. Bununla birlikte Avrupa’nın ilk “İklim Nötr” kıta olması hedefi ile sera gazı emisyonlarının net olarak sıfırlanması amaçlanmıştır. Söz konusu mutabakatın bağlayıcı bir metin olarak yasalaşması 30 Haziran 2021 tarihli Avrupa İklim Yasası ile sağlanmıştır. Bu kapsamda mutabakatta yer alan hedeflerin belirli yükümlülüklere dönüşmesi ile büsbütün bir dönüşümün yasal zemini oluşmuştur.
Türkiye’de yaşanan gelişmeleri ve çevrenin korunması adına alınması planlanan aksiyonları takip etmek için Avrupa Birliği nezdinde yaşanan gelişmeler oldukça önem arz etmektedir. Bu itibarla Avrupa’da yaşanan gelişmelere paralel olarak Türkiye’de “Hedef 2053” vizyonu ile net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedef olarak ortaya konmuştur. Avrupa Yeşil Mutabakatı Eylem Planına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile ortaya konan vizyon, 16 Temmuz 2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Genelge kapsamında ortaya konan hedefler Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında belirlenen hedeflerle örtüşmekle beraber, dünya ekonomisinde meydana gelmekte olan dönüşüm politikaları ile uyumlu, yeşil yatırımları teşvik eden, küresel değer zincirlerinin dönüşümüne katkı sağlayacak bir yol haritası niteliğindedir.
2053’te Türkiye, karbon emisyonlarını sıfıra indirmek için çeşitli önlemler alacaktır. Bunlar arasında, enerji verimliliğini artırmak, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak, karbon emisyonlarını azaltmak için yeni teknolojiler geliştirmek, karbon emisyonlarının düşürülmesi için çevresel standartların belirlenmesi ve uygulanması, karbon emisyonlarının düşürülmesi için çevresel fonların oluşturulması ve karbon emisyonlarının düşürülmesi için çevresel yönetim sistemlerinin geliştirilmesi sayılabilir. Ayrıca, Türkiye, yeşil kalkınmayı desteklemek için çevresel sürdürülebilirlik ve çevresel kalkınma için çeşitli politikaları uygulayacaktır. Bu politikalar arasında, çevresel kalkınma için; teşviklerin sağlanması, projelerin desteklenmesi, teknolojilerin geliştirilmesi, çevresel standartların belirlenmesi ve uygulanması, çevresel fonların oluşturulması ve çevresel yönetim sistemlerinin geliştirilmesi yer almaktadır.
Türkiye’nin desteklediği ve yaşama geçirdiği bir diğer eylem ise kabul edilen Yeşil Mutabakat Genelgesidir. Yeşil Mutabakat Genelgesi, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele etmek, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak ve çevre dostu bir ekonomiye geçiş yapmak için atacağı adımları belirleyen bir genelgedir. Bu genelge, Türkiye’nin Paris Anlaşması ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gibi uluslararası taahhütlerini yerine getirme çabalarını da yansıtmaktadır.
Yeşil Mutabakat Genelgesi, çeşitli sektörlerdeki paydaşlarla yapılan istişareler sonucunda hazırlanmıştır ve iklim değişikliğiyle mücadele, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları, sıfır atık, sürdürülebilir ulaşım ve tarım gibi konuları kapsamaktadır. Genelge, bu konularda alınacak önlemleri, hedefleri ve zaman çizelgelerini belirlemektedir.
Yeşil Mutabakat Belgesi, Türkiye’deki şirketleri çevresel açıdan daha sürdürülebilir iş yapma yöntemleri benimsemeye teşvik etmek için bir dizi yükümlülükler getirmektedir. Bu yükümlülükler şunları içerebilir:
Görüldüğü üzere, Yeşil Mutabakat Belgesi, şirketleri bu konularda daha duyarlı ve sorumlu davranmaya teşvik etmek üzere tasarlanmıştır. Bunun yanı sıra Yeşil Mutabakat Genelgesi, öncelikle devlet kurumlarını ve sektörleri sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalar konusunda teşvik etmek ve öncülük etmek amacıyla hazırlanmış bir belgedir. Bu nedenle, genelge doğrudan kişilere yükümlülükler yüklememektedir. Ancak, genelge kapsamında belirlenen hedeflerin gerçekleştirilmesi için tüm bireylerin ve işletmelerin sorumluluk alması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu hedefler arasında enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması, sıfır atık ve geri dönüşüm uygulamaları, çevre dostu ürünlerin kullanımı ve sürdürülebilir ulaşım sistemleri gibi konular yer almaktadır. Bu hedeflere ulaşmak için bireylerin ve işletmelerin de kendi çevresel etkilerini azaltacak adımlar atmaları gerekmektedir. Örneğin, evlerde enerji tasarruflu ampuller kullanmak, evsel atıkları ayrıştırmak, geri dönüşüm yapmak ve toplu taşıma araçlarını tercih etmek gibi adımlar, Yeşil Mutabakat Genelgesi kapsamında atılan adımlara katkıda bulunacaktır.
Saygılarımızla
Sayın Law&Consulting